Kader Çizgisi
Hani bazen dünya çöker üzerinize, ruhunuz sıkışıverir yaşamın avuçları arasında. Böyle anlarda soluklanmak imkansız hale gelir; nefesiniz ciğerlerinizden yukarı çıkmayı bırakır. Sonra, yüreğinizde bir karıncalanma hissi baş gösterir; uyuşuk bir sancıyla çevrelenir kalbinizin odaları. Bugün de öyle bir gün işte, biraz sancılı biraz korkak bir gün.
Bazen oturup düşünürüm, yaşamak mıdır bu kadar zor olan yoksa yaradılışımız mıdır bize hayatı zor gibi anlamlandıran. Bilemem pek tabii. Kim bilir, belki yoldur yorucu olan belki de yolcudur çabuk yorulan. Yine de bu sorunun hiçbir cevabı mani değildir yorgunluklara ve zorluklara. Yolcu yorulur, zor yine zordur.
Ah, bazı günler zor olan ne devasalaşır gözümüzde. Oysa her birimiz birer savaşçıyız özümüzde. Yine de, bazen savaşlar kaybedilir. Öyle değil mi? Bazı savaşlar kaybedilir. Ben sevmem mağlup ayrıldığım muharebe meydanlarını; direnirim. Belki de çoğu şeyle münasebetim hep hayatın akışına direnmemdendir zaten, kim bilir. Bugün kayıp vermediğim ancak kaybettiğim incelikli bir savaşın ilk evresindeyim. Neler olacak, bilmiyorum. Ancak umuyorum ki hayatın çizdiği haritada kendime ait bir yer bulabilirim.
Bazen cümleler de savrulur kağıtlara, bazen özneler göründüğünden de karmaşıktır cümle başlarında. Bugün ben savruk ve dağınık kalemimle, öznesine koyuyorum kendimi ait hissetmediğim cümlelere. Ah, yaşam evre evre belirsizken ve biz bile kader çizgimizin neresinde olduğunu bilmiyorken nasıl ayırt ederiz hangi yol bizim, hangisi değil? Yolsuzluk yapıyor günlerim, yerim yönüm neresi bilmiyorum. Üstelik kendimi oturttuğum cümlelere de kızamıyorum; çünkü onlar da kendilerine ait hissetmiyorlar, biliyorum.
Kafam Karışık.
Bir günceden fırlama gibi satırlarım: özensiz, bağlaçsız ve doğaçlama. Oysa yaşamak gibi ya yazmak, ben sadece yazarak yaşamayı biliyorum: özensiz, bağlaçsız ve doğaçlama… Zaten insanlar nasıl kotarıyor bu yaşama işini hiç bilmiyorum. Gözyaşlarınızla ne yapıyorsunuz mesela? Ben direndiğim muharebe meydanlarında onları bulutlanan gözlerimin bereketi sayıyor da devam ediyorum. Çok nadir durup kendimi dinliyorum. Ya da kahkahalarınızı alıp nerelerde muhafaza ediyorsunuz? Ben her birini nakit harcıyorum. On yılda bir görünen tutulma gibi, onları bulundukları anda bırakıyor ve peşin peşin gülüyorum. Belki de bu yüzden sonraları çok fazla gülecek bir şey bulamıyorum. Ben galiba bu yaşama işini herkes gibi beceremiyorum.


