Blog,  Deneme

Sonunda

“Sonunda…” dedi vücudu biraz haz biraz da korkuyla titreyerek. Sanki yüreğine ağırlık yapan bir kuş nihayet yüreğinden havalanmış ve özgürlüğe doğru yol almıştı. Aynadaki yorgun yansıması bütün heyecanı ile sordu: “Bitti mi sahiden bu sefer?”

Bilmiyordu açıkçası. Bazı sonlar hayatın akışına sindirilmiş virgüllerdi, gayriihtiyariydi. Bu yüzden bu sefer sahiden bitmiş miydi yoksa nokta kılıklı bir virgülün yansıması gözünü mü alıyordu, bilmiyordu. Yine de bu sefer diğer zamanlardan daha farklı olan bir şey vardı: kaderin oyunbozanlığı… “Sanıyorum bu sefer sahiden bitti. Çok kan kaybettiğimiz bir savaşın sonuna geldik. Bu, uzun süredir koynunda soluklandığım bir baharı geride bırakmak gibi sanki, yaprak yaprak döküldüm ve nihayet yazı getirdim içime.”

Aynadaki yüzünü buruşturdu, sanki tesiri altından bir türlü çıkamadığı baharın kendisine kaç yaprak döktürdüğünü, kök saldığı ne varsa nasıl parsel parsel çürüttüğünü anımsamıştı. Yüzü buruşuk, konuştu, “Bu bahardan sonra yaz mı gelir kış mı bilmiyorum ama bir baharı daha geride bıraktığımız için çok mutluyum. Uzun zaman oldu, yeşermeye çalışalı ancak çiçek vermeyeli çok uzun zaman oldu. Ah ah! Verdiğimiz bu çetin savaşta ne çok şey kaybettik, farkında mısın?” Son sorusu biraz içine oturdu, çünkü ne kaybettiğini çok iyi biliyordu. En masum hevesleri ufalanmıştı baharın rüzgarında, kocaman kalbi nemlenmişti baharın yağmurlarında ve sevme yetisini kaybetmişti yavaşça. Sonra, baharın göz alıcı ışıltısında kendisini kaybetmişti bir ara. Çok bilinmezdi bu ama, çok aydınlık da karanlığı getirirdi bir süre sonra. Daha sonra bulamamıştı kendisini zaten, hep aramış ancak hiç bulamamıştı. Yani, kaybettiği çok şey vardı. “Farkındayım ama inanıyorum ki bu savaş bize birçok şey öğretti. Tamamen kaybetmeden bulamazsın bazı hakikatleri ve tamamen batmadan çıkamazsın bazı çukurlardan. Kendimden o kadar uzaklaştım ki şimdi daha net görebiliyorum ‘ben’i. Yine de kızma bana ama içim hala buruk. Belki kaybettiğimiz koca bir muharebe alanıydı bahsi geçen bahar ama kanıksadığın acıyı yabancıladığın mutluluktan daha fazla severmişsin. Öyle bir burukluk var içimde, çok alıştım ben bu bahara. Nihayet bitiyor oluşuna buruluyor içim.”

Aynadaki kıkırdadı, yüzünde anlayışlı bir ifade vardı, “İnsanlar yanılıyor biliyor musun, galibiyetler gurur ve mutluluk getirir; mağlubiyetler hep üzücü olur sanıyorlar ama çok yanılıyorlar. Biz bu savaştan sağ çıkmanın mağrur sevincini yaşıyoruz, evet, ama uzun süredir savaştığımız bir savaşın bitiyor oluşuna da burkulabilir içimiz. Baharımız bize yalnız felaket getirmedi; içinde en güzel heveslerimiz, çocuk yanımız, güvende hissettiğimiz sabahlarımız da vardı ve baharın bitişiyle bütün bunlar da o baharın içinde kaldı. İşte tam da bu yüzden kötü bir devrin kapanışı da üzebilir insanı; içinde kalan güzel hatıralara yakarız bazen de ağıtlarımızı. Ben anlıyorum seni, mutlusun ama korkuyorsun da. Dedin ya, insan kanıksadığı acıyı yabancıladığı mutluluğa tercih ediyor bazen. Zor oldu ve de zor olacak ama başarıyoruz. Sonunda…”

Aynaya yaklaşıp kocaman gülümsedi ve bir buket ısmarladı vedalardan. İçinde kalan baharla vedalaştı üstünkörü; uzun süredir koynunda soluklandığı o baharı bıraktı geride. Zor oldu.

Ama sonunda, dedi. Sonunda…

Hadi şimdi daha çok yerde buluşalım!

Yazılardan haberdar olmak ve her ay e-posta almak için abone olun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir